______________________________________________________________
Stockholm Özgürlük Merkezi, Open Doors’un 2025 Dünya İzleme Listesi’ne atıfta bulunarak, Türkiye’de artan milliyetçilik dalgasının, toplumsal ve kurumsal baskılarla karşı karşıya kalan ülkenin Hristiyan azınlığı için zorluklar yarattığını bildirdi.
Yıllık raporda, Hristiyanların en fazla zulüm gördüğü ülkeler değerlendirilip sıralanıyor; toplumsal ayrımcılık, hükümet kısıtlamaları ve Hristiyan topluluklara yönelik şiddet gibi faktörler analiz ediliyor. 2025 Açık Kapılar Dünya İzleme Listesi’nde Türkiye, Hristiyanların inançlarını yaşamada en fazla zorlukla karşılaştığı 50 ülke arasında yer aldı. Bu yıl Türkiye’de elde edilen bulgular, Hristiyan nüfusun dışlanmasına yol açmaya devam eden, kültürel, yasal ve sosyal zorlukların rahatsız edici bir karışımına işaret ediyor.
Raporda, Hıristiyanlığın bölgedeki uzun tarihi varlığına rağmen, sıklıkla Batı’nın olumsuz etkisi olarak görüldüğü ve bu algının ılımlı Müslümanlar ve laik Türkler arasında bile devam ettiği belirtiliyor. Hıristiyan cemaatlerin mensupları, örneğin Rum ve Ermeni Ortodoks inananlar, çoğu zaman yabancı olarak görülürler. Kiliseleri, dini uygulamalarını kısıtlamayı amaçlayan bürokratik engellerle ve yasal zorluklarla düzenli olarak karşı karşıya kalıyor.
Etnik ve dini gerginliklerin kesiştiği Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Ermeni ve Asuri (Süryani) toplumları giderek artan baskılarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu gruplardan birçok Hristiyan, Türk ordusu ile Kürt direniş hareketleri arasındaki rekabetten kaynaklanan süregelen düşmanlıklardan kaçmak için atalarının yaşadığı bölgeleri terk ederek Türkiye’nin batısına göç etti.
İslam’dan Hıristiyanlığa geçmek yasadışı olmasa da, din değiştirenler boşanma, mirastan mahrum bırakılma ve evlatlıktan reddedilme tehditleri de dahil olmak üzere yoğun ailevi ve toplumsal baskılarla karşı karşıya kalmaktadır.
Raporda Türkiye’de Hıristiyanlara karşı günlük hayatta yaygın bir ayrımcılığın yaşandığı vurgulandı. Türk kimlik kartlarına dinsel aidiyet kaydedilmesi, Hristiyan iş başvurularında bulunanlara karşı önyargı oluşmasına yol açıyor.
Özellikle İstanbul gibi batıdaki kıyı kentlerinde yoğunlaşan Protestan Hıristiyanlar da zorluklarla karşılaşıyor. Bu kent merkezleri genel olarak daha liberal ve laik olsa da, toplumsal muhafazakârlığın ve İslam etkisinin olduğu bölgeler hâlâ Hristiyanları düşmanca tavırlara maruz bırakıyor. Kırsal ve iç kesimlerin daha az hoşgörülü olduğu belirtiliyor.
Protestan cemaati özel bir hedef olmaya devam ediyor; çok sayıda gurbetçi Hıristiyan’a giriş yasağı uygulanıyor ve Türkiye’yi terk etmek zorunda kalıyorlar. Ayrıca, çoğunluğu İslam’dan dönen Hıristiyan sığınmacılar ve mülteciler yaygın ayrımcılık ve kötü muameleye maruz kalıyor. Bu grup, İran, Afganistan ve Suriye gibi ülkelerden gelen ve ülkelerindeki zulümden kaçarak Türkiye’ye geldiklerinde daha büyük zorluklarla karşılaşan kişileri kapsıyor.
Raporda, son bir yılda kilise binalarına yönelik hedefli saldırılarda artış yaşandığı belirtilirken, iki Hristiyanın öldürüldüğü bildirildi. Hristiyan cemaatine yönelik toplumsal tutumlar genel olarak büyük ölçüde değişmeden kalırken, yüksek düzeydeki toplumsal ve sistemsel ayrımcılık ciddi bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor.
Hıristiyan Zulümcülere bir mesaj bırakıyorum, konuya daha sonra döneceğim.
Sonraki başlığa tıklayın.
______________________________________________________________